SINIRBOZAN
MEVZUBAHİS VATANSA GERİSİ TEFERRUATTIR  
  ANASAYFA
  ATATÜRK
  GİDİLEMEYEN TOPRAKLAR -1-
  GİDİLEMEYEN TOPRAKLAR -2-
  GİDİLEMEYEN TOPRAKLAR -3-
  GİDİLEMEYEN TOPRAKLAR -4-
  BERİVAN
  ŞEHİT UZM.J.ÇVŞ. İBRAHİM ARMUT
  GAZİ ALBAY TAHİR ÇEBİ
  TÜRK SANCAĞI
  ŞEHİTLERİMİZ
  RESİMLER
  KİMİN İDAMI
  YILANIN KUYRUĞU
  ORADAYDIM
  ŞEHİT BABASI
  Sayaç
  ANKET
  ZİYARETÇİ DEFTERİ
  İletişim
  ILGIN ŞEHİT HÜSEYİN AKSOY LİSESİ
  DİYARBAKIR
  UYDUDAN
  KARADAĞLI
  SU HAYATTIR, HAYATTA SU.
GAZİ ALBAY TAHİR ÇEBİ


   GAZİ JANDARMA ALBAY TAHİR ÇEBİ

 

OLAY YERİ : HAKKARİ İLİ, YÜKSEKOVA İLÇE MERKEZİ

 

OLAY TARİHİ : 08.04.1999

OLAYIN ŞEKLİ : VALİLİK MAKAM ARACINA BOMBALI SALDIRI

Kulaklarım çınlıyor, tarihin arka sayfalarından sesler geliyor.

Çok değil bundan 16 yıl kadar öncesinden, bunu da yaz unutulmasın diyor. Nasıl oldu, neden oldu, kim yaptı, sorular, sorular, kayıtlar…..

Kayıtlar tutuluyor.

Vukuat Raporlarında belki de bir “terör eylemi” olarak kayda geçirildi.

Mağdurlar belli. Sanık belki, belli.

Olayın tarihi, saati ve yeri belli. Sebebi, aslında o da belli.

Kör karanlığın zebanileri, bugün de olayın failleri.

Savcısı sordu, görgü tanıkları ifadelerini verdi. Belki tozlu raflarda bir dosya da faili meçhul, ya da belli olarak yerini aldı.

Ama aslında faili belli kör karanlık zebanileriydi bu olayın failleri……

O gün bende vardım ne kimse ifademi aldı, ne de görgü tanıklığımı. Her şeyi gördüm ve yaşadım… Ama unutmadım….Unutturmayacağım…..Onun için yazıyorum.

Yazdıklarımın fazlası yoktur, eksiği çoktur. İsimler gerçek, olay gerçek, zaman ve mekân gerçektir.

"Rivayete göre Tahir ÇEBİ’nin Hakkâri İl Jandarma Komutanlığı yaptı dönemde bir Jandarma Astsubayı kafasındaki saçları sıfır numaraya vurdurur. Tahir Albay neden saçlarını sıfıra vurdurduğunu sorduğunda: “komutanım saçlarım dökülüyor, sıfıra vurdurunca saçlarım gürleşiyor” cevabını verince kışlanın berberini yanına çağırır ve kendi saçlarını da sıfır numaraya kestirir. Sonra da sabah erkenden berberle beraber alay nizamiyesine dikilir. Alaya gelen herkesin saçlarını sıfır numaraya vurdurur. Tüm Subay, Astsubay, Uzman Jandarma, Uzman Erbaş, Çavuş, Onbaşı ve Erlerin kafası sıfır numaradır. Hatta İl Jandarma Komutanlığına evrak getiren polislerin bile kafasını sıfır numaraya vurdurur. Efsane ve ya gerçek tanıkları halen bu olayı gülümseyerek anımsarlar. Bende sıfır numaraya vurulmaktan kıl payı kurtuldum. Böyle bir komutandır. Halk tarafında da çok sevilmektedir."

Kendisi aslen Trabzon Araklı’lıdır. Ailesinin Trabzon’un köklü ailelerinden olan “ÇEBİ”lerden dir. Görevi bırakmasının istendiği söylenti halindedir o zamanlar.

90’lı yılların sonunda bebek katili Abdullah ÖCALAN yakalanmış ve yargılanmayı beklemekteydi. …

PKK terör örgütü kuyruğunu kıstırmış eylemsizlik kararı almıştı. Vatandaş bir nefes almıştı. Münferit terör olayları yaşanmaktaydı. Özellikle Yüksekova İlçesinde fazla bir eylem yapamamaktaydılar. Bir dönem Okul yakma, Öğretmen öldürme eylemleri yapmışlar ve köylerdeki okulları yakmışlardı. Okullar kapalı, çocuklar okula gidemiyorlardı.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 








 

(Hakkari-Şemdinli-Tekeli)
Hakkâri’nin Yüksekova İlçesi, Şemdinli İlçesi ile birlikte Türkiye de iki yabancı ülkeye sınırı olan ilçelerinden birisiydi. Yüksekova’nın Bir ucu Esendere sınır kapısından İran’a, bir ucu da kamuoyunun yakından tanıdığı Dağlıca (Oramar) hududuyla da Irak’a sınırdı. Her iki sınırımıza yakın yerlerde PKK kampları vardı. İran’da Şehidan Dağında “Şehidan Kampı”, Dağlıca yakınlarında ise Şetunus, Mezi, Kerya Deri, Zap ve Avaşin kampları vardı.

 

Dönemin Hakkâri Valisi Nihat CANPOLAT, 21. Jandarma Tümen Komutanı Tümgeneral Bekir Sıtkı ÖZDEĞİRMENCİ, İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Tahir ÇEBİ, Yüksekova Kaymakamı, Yüksekova İlçe Jandarma Komutanı ile birlikte okulların yeniden açılması için çaba gösteriyorlardı.

Yüksekova da 90'lı yıllarda yakılan okullar boştu. Çocuk cıvıltısına, tebeşir tozuna, zil sesine hasretti.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(08.04.1999 Hakkari-Yüksekova)

Tahir Albayın direktifleriyle okulların onarımları Yüksekova İlçe Jandarma Komutanlığında vatani görevini yapmakta olan Mehmetçiklere yanık duvarları boyatıldı, yeni sıralar alındı. Okulun zili temin edildi, tebeşiri tedarik edildi, bacası onarıldı, kırık camları yenileriyle değiştirildi. Çocuk sesine hasret okullar, öğretmen şefkatine hasret çocuklar, rüzgâr bekleyen Al yıldızlı Albayrak göndere çekilmeyi bekliyordu.

İlçe Jandarmada ve Tümende görevli rütbeliler çocuklar için önlük, ayakkabı, kaban, çorap, yaka, defter, kitap aldılar, çocuklara dağıtmak için.

Keremle, Aslının buluşması, suya hasret toprağın, suya kavuşması olur da devlet erkânı orada olmaz mı? Olur elbet... Hakkâri Valisi Nihat CANPOLAT, Tümen Komutanı Tümgeneral Bekir Sıtkı ÖZDEĞİRMENCİ, İl Jandarma Komutanı Jandarma Albay Tahir ÇEBİ, Yüksekova Kaymakamı, Yüksekova İlçe Jandarma Komutanı, İl Emniyet Müdürü vs. Hepimiz oradaydık Ulan.

Bende bu görevde naçizane Tümen Komutanımızın yakın korumalığını yapmaktaydım.

 

08.04.1999 Yüksekova (Saldırıdan birkaç saat önce)

08 Nisan 1999 günü köye gittik, okulun önünde çocuklarla buluştuk. Köylüler mutluydular, çocukları okuyacak, adam olacaklardı. Mini mini birler, çalışkan ikiler sınıfları dolduracaklardı. Belki de bu kör karanlığı aydınlatacaklardı. Çocukların gözlerinden sevinç pırıltısı fışkırıyordu. Hayırlı bir görevi daha ifa etmekten haz alarak evimize dönecektik.

Okul açılışı yapılan köy Yüksekova-Şemdinli karayolunun üzerinde 5-6 km mesafede idi. Görev dönüşünde Yüksekova Kaymakamı Devlet erkânını bir çay içimi için Kaymakamlığa davet etti. Devlet erkânı da kaymakam beyi kırmamak için bu nazik davetine icabet ettiler. Dönüşte Cengiz Topel Caddesi üzerindeki Kaymakamlık binasına doğru ilerliyorduk.

Araç konvoyunu gören Yüksekovalılar meraklı gözlerle konvoya bakıyorlardı. Görevimiz icabı her an bir saldırı olur kaygısıyla bizde koruma ekibimle birlikte kalabalığı gözlüyorduk. Konvoy eskortlar eşliğinde ve zırhlı araçlar korumasında Kaymakamlık binasına girdi.

Plana göre fazla kalınmayacak, çay içiminden sonra vali bey heyetiyle birlikte Hakkâri Merkezine dönecek, bizde Komutanı Tümen Karargâhına götürecektik. Kaymakamlık önünde bulunan Cengiz Topel Caddesinin, İpekyolu-Esendere Caddesi ile kesiştiği bölümden Vali bey Hakkâri yönüne bizde Esendere yönüne dönerek Karargâha dönecektik.

 

 

 

 

08.04.1999 (saldırıdan az birkaç saat önce)

Çaylar içildi, sohbetle edildi. Kaymakamlığın protokol kapısı açılınca heyetin makamdan çıktığı anlaşılınca hem vali beyin korumaları, hem de bizler apar topar araçların başına yöneldik. Emir Astsubayımız Ayhan Şenyiğit, Komutanı araca binmesini sağlarken bizlerde dikkatli bir şekilde etrafı gözetiyorduk. Her an bir patlama sesi, bir saldırı gerçekleşebilir diyerek elimiz tetikte hazır bekliyorduk. Bölücü örgütün arayıp bulamayacağı bir orta vardı. Kaymakamlık etrafında meraklı gözler üzerimizdeydi. Bizler yakın korumaydık etrafta uzak emniyet unsurları polisler, jandarmalar, zırhlı araçlar, özel harekâtçı polisler kaymakamlık etrafında adeta kuş uçurtmuyordu.

Saat 15.45 sıralarında Hakkâri Valisi Tümen Komutanıyla, Yüksekova Kaymakamıyla ve Yüksekova İlçe Jandarma Komutanıyla vedalaştı. Tahir Albayın kendi makam aracı vardı. Ancak o gün Vali beyle aynı araçla gelmişlerdi. Daha önceki görevlerde vali bey devamlı Tahir Albayın aracı ile seyahat ettiğinden bu göreve çıkarlarken vali bey Tahir Albaya "Albayım hep senin araçla göreve gidiyoruz, bugün de benim araçla göreve gidelim" deyince Tahir Albayın görev için hazırlanan Lond Rower marka makam aracı ve şoförler bu göreve gelmemişler.(Bu bilgileri bende o dönem Tahir ÇEBİ Albayın makam şofürü olarak askerlik yapan Yalçın TAŞ kerdeşimden yeni öğrendim).

Valinin makam aracı Zırhlı Mercedes Jeep'ti. Vali aracın sağ arkasına, Tahir Albayda sol arka tarafına bindi. En önde koruma aracı araçları, koruma zırhlı araçları onların arkasında valinin makam arabası onun arkasında da İl Jandarma Komutanın makam aracı duruyordu. Tümen komutanın aracı Yüksekova’da kalacağı için üçüncü sırada duruyordu. Tümen Komutanının aracı zırhsız Land Rover’dı. Valinin aracı hareket eder etmez. Tümen komutanı da araca bindi. Bizde valilik araçlarının hemen arkasından hareket ettik.

Kaymakamlık bahçesinden çıkar çıkmaz 20-30 metre gittik veya gitmedik büyük bir patlama meydana geldi. Ne olduğunu anlayamadık aracımızın camları parçalandı. Valinin aracından dumanlar yükselmeye başladı. Ortalık barut kokusu doldu. Yanılmıyorsam arka arkaya iki patlama oldu. O anda refleks olarak komutanın can güvenliğini almamız gerektiğini düşünerek emir astsubayı ve koruma ekibimle komutanın etrafında etten duvar ördük. O an en güvenli yerin Kaymakamın Makam odası olduğunu düşünerek komutanı odaya çıkardık. Komutan Valinin yanına gitmek istedi, güvenli olmadığını söyledik en azından güvenlik tedbirleri alınana kadar kaymakamlık makam odasında beklemesinin uygun olacağına komutanı ikna ettik. Komutan ısrarla Vali beyin sağlık durumunu soruyordu. Ben hemen koşarak Vali beyin makam arabasına doğru ilerledim.

Ne olduğunu anlayamamıştım. Roket değildi. Mayın olduğunu düşündüm saldırının nasıl yapıldığını araştırırken polisler havaya eteş ederek çemberi genişletiyorlardı. Vali bey, şoförü, koruması ve Tahir albayın yaralı olduğunu öğrendim. Bu sırada polisler Valiyi ve Komutanı araçtan indiriyorlardı. Makam aracının motor kaputu patlamanın şiddetiyle açılmıştı. Araca doğru yaklaştığımda yerde saçlı vaziyette kafatası parçası ve kopmuş bir insan topuğunu gördüm. O ana kadar saldırının nasıl yapıldığını anlayamamıştık. Komutana haber vermek için tekrar kaymakamlığa yöneldim. Saldırının canlı bomba eylemcisinin bir saldırısı olduğunu komutana söyledim.

Komutan ısrarla Valinin sağlık durumunu soruyordu. Sadece “iyi komutanım” diyebildim. İlk başlarda Tahir albayın sağlık durumu hakkında net bilgi alamadık. Yaralılar hemen 300 metre uzaklıktaki Yüksekova Devlet Hastanesine kaldırıldılar.

Bizim aracın camları kırılmıştı. Koruma aracına şarapnel parçaları gelmişti. Çok şükür ne komutanda ne koruma ekibinde her hangi bir yaralanma yoktu. Tümenin plan subayı Özer GÜNEŞ Yüzbaşı bizim araçta komutanla yan yana oturuyordu. Emir astsubayı önde, komutan sağda, Özer yüzbaşı solda, bende hemen arkalarında oturuyordum. Özer yüzbaşının alnından kan akıyordu. Anlaşılan kırılan bir cam parçası Özer yüzbaşının alnının ortasına denk gelmişti. Çok şükür oda küçük bir yaralanma ile bu saldırıdan kurtulmuştu.

Tümen Komutanı Valiye geçmiş olsun demek ve yaralıların durumunu öğrenmek için hastaneye gitmek istedi. Aracımızın camları kırık olduğundan makam aracını değiştirmek için komutanın onayını alık.

Ben hemen camları kırık aracı Tüme getirdim diğer aracı alarak tümenden ayrıldım. Tümen karargahında görevli subaylar komutanın durumunu sordular, her hangi bir sıkıntının olmadığını ancak valiyle İl Jandarma Komutanın yaralandığını söyleyerek hızla tümenden çıktım.

Komutanı Kaymakamlıktan alarak Hastaneye gittik. Vali ayaktaydı. Yüzüne cam parçaları gelmişti. Şoförün ağır yaralı olduğunu daha sonra şehit düştüğünü öğrendik. Koruma Polisi Nesim SAZ’ın da ağır yaralı olduğunu öğrendik. Tahir Albayın durumunun ciddi olduğunu burada yapılan ilk müdahalenin ardından Van’a gönderileceği için helikopterlere talimat verildi. Yaralılar alacakaranlıkta helikopterlerle Van’a sevk edildi.

Valinin makam şoförü Çetin DENİZ Hakkâriliydi. Ertesi gün Hakkâri de defnedildi. Şimdi adı Hakkâri de bir okulda yaşatılıyor.

Tahir ÇEBİ Albayın Van Asker Hastanesindeki tedavisinin ardından, Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisine (GATA) buradan da ABD’ye tedavi için gönderildiğini öğrendik. Haberler iyi gelmiyordu. Gözünün birisini kaybettiğini, diğer gözünün kurtarılmaya çalışıldığı haberleri geliyordu. Şarapnel parçalarının beyninde hasar oluşturduğu hakkında da haberler geliyordu.

Ve haberler hep gelmeye devam etti. Vali Nihat CANPOLAT tedavisinin ardından göreve devam etti. Daha sonra Bursa Valiliğine atandı. Tümen Komutanıyla bir yıl daha çalıştım. Çok mermi kafamızın üstünde türkü söyledi. Birçok saldırıdan kıl payı kurtulduk. Operasyonlarda Biksi ile taradılar, yine bir operasyonda mayına teğet geçtik. Çok şükür burnunu kanatmadan vazifeyi ifa ettik.

Tahir ÇEBİ Albay Vazife Malulü olarak emekliye ayrıldı. Bir daha göreve dönemedi. İnternette gezinirken aşağıdaki resmine rastladım. Aslında o gün bende askerlerime resimler çektirmiştim. Tahir Albay bir daha bu resimlere bakamadı. Saldırıdan birkaç saat önce çocuklara kitap, defter, önlük vs. dağıtan Türk Subayı alçak ve kahpe bir saldırı sonunda gazi oldu. Bir kardeşimiz şehit oldu. Bu olay gazete haberlerinde bir sütün manşette, televizyon haberlerinde ise en fazla 45 saniye yer aldı. Sonra unutuldu.



(Hakkari-Şemdinli)

Sonra öğrendik ki bize saldıran kör karanlık zebanisinin hedefinde Tümen Komutanı varmış. Bir hafta Yüksekova’da keşif yapmış. İran asıllı imiş. Valinin arabası ile bizim aracı karıştırmış. Valinin aracındaki Türk bayrağını Tümen forsu sanarak saldırmış. Onlar için fark etmiyor ne bir eksik ne bir fazla …..

Oysa biz karanlığa kurşun sıkmak istiyorduk….Çocuklar okusun adam olsunlar istiyorduk… Karşılığı bu mu olmalıydı? Çok şey mi istiyorduk. Sebastian….

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gazi Jandarma Albay Tahir ÇEBİ (Solda)

Şimdi Gazi Albayımız Trabzon Araklı’da yaşıyormuş. Trabzon’ın yiğit çocuklarına yakışan gazimizin vatan kokan elini öpmeleri kahraman komutanımızın her daim yanında olmalarıdır. Bu olayı tekrar hatırlattığım ve acılarını tazelediğim şehit yakınımızdan ve gazi albayımızdan özür dilerim. Ancak olayın tanığı olarak unutulmasın istedim.....

Saygılarımla..........

Bize her yer vatan…

Bize her yer Trabzon….

Ağlatanlar gülmesin

Albayrağım İnmesin.

Bu Vatan Bölünmesin.

Süleyman EGE

( E ) Uzman Jandarma

08.10.2015

http://webarsiv.hurriyet.com.tr/1999/04/09/107873.asp

 

 

 

YERYÜZÜNDE YER BEĞEN, NEREYE DİKİLMEK İSTERSEN ORAYA DİKEYİM  
   
BUYUR BURDAN YAK  
 
 
47130 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol