"İZMİR ORMAN BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜNDE İŞÇİ ALIMI YAPILMIŞ, GAZİDE PROTEZ BACAĞIYLA KOŞMAYA ÇALIŞMIŞTI. ULUSAL BASINADA YANSIYAN BU HABERDEN SONRA HATIRALAR BİR ANDA CANLANDI".
27 Kasım 1998 Yılıydı.
Yüksekova 21. Jandarma Sınır Tümen Komutanının yakın koruma görevini yapıyordum.
O gün yıllık izinden döndüm.
Tümen karargâhına geldiğimde, komutanın Şemdinli’de operasyonda olduğunu öğrendim. Tümen Kurmay Başkanı ilk helikopter faaliyetiyle benimde Şemdinli’ye gitmemi emretti.
Aradan bir süre geçtikten sonra Tümen Harekât merkezinde bir hareketlenme oldu ve kurmay subaylar koşuşturmaya başladılar.
……….
Operasyonun Taktik komuta yeri Şemdinli’ydi. Buradan silahlı helikopterlerin desteğinde Şetunus-Basyan bölgelerine hücum indirmesiyle komando sevkıyatı yapılıyordu. Harekâtı Van Jandarma Asayiş Komutanı Korgeneral Çetin DOĞAN yönetiyordu.
Aslında ilk operasyon bitmişti. Ancak alınan istihbaratlarda kalabalık bir terörist grubunun kış tertiplenmesi için bulunduğu rapor edilmiş, ilk operasyonda teröristlerle temas sağlanamayınca, dönemin Hakkâri Dağ Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral Muzaffer ŞEN’in önerisi ile ikinci bir operasyonun hava destekli yapılmasına karar verilmişti.
İşte bu ikinci operasyonun ilk timlerini indirecek olan iki Skorski tipi genel maksat helikopteri Şemdinli’den aldıkları dağcı komandoları K.Irak'ta Dağlıcanın hemen güneyinde bulunan Şetunus-Basyan kamplarına indirecekti.
……….
Yüksekova 21. Jandarma Sınır Tümen Komutanlığı Harekât Merkezine telsizle ulaşan bir haberde, bir adet Skorski tipi helikopterin Yüksekova-Şemdinli Karayoluna içindeki komandolarla birlikte zorunlu iniş yaptığı, inişin sert olmasından dolayı yaralıların bulunduğu haberi geldi.
Tümen Harekât Merkezinde operasyonu takip eden kurmay heyeti, Yüksekova İlçe Jandarma Komutanlığına haber vererek olay bölgesine yardım gönderilmesi sağladı.
Ancak kısa bir süre sonra helikopterin kendi imkânlarıyla tekrar havalandığı ve Tümen Helikopter pistine indi.
Pilotlar koşarak harekât merkezine girdiler.
İki helikopter ile indirme yapmak için Şemdinli’den havalandıklarını, indirme yapmak için son yaklaşmada teker koymaya çalışırken teröristlerin ateşine maruz kaldıklarını, kendi komutasındaki helikopteri ani manevra yaparak Türkiye istikametine yöneldiğini ve Şemdinli yoluna zorunlu iniş yaptığını, Üsteğmen Oğuz KILIÇ komutasındaki helikopterin ise ateşe maruz kaldıktan sonra yalpalayarak K.IRAK istikametine manevra yaptığını, telsizle yaptığı çağrılara cevap alamadığını, ancak helikopterin düştüğünü görmediğini söylediler.
Şehit J.Plt.Üsteğmen Oğuz KILIÇ
Tümen Harekat Merkezi durumu Operasyonun Harekat Merkezi olan Şemdinli Taktik Jandarma Sınır Alayındaki komuta heyetine iletmesi üzerine, pilotların Yüksekova’da bulunan bir UH-1 genel maksat helikopteri ile Şemdinli’ye gitmelerine ve havadan keşif yapılmasına karar verildi.
Kurmay Başkanı bu helikopter ile Şemdinli’ye gitmemi emretti. Kısa bir hazırlıktan sonra kendimi pist başında buldum.
UH-1 helikopteri ile havada giderken pilotlar devamlı telsizden çağrı yapıyorlardı.
Davranışlarından çağrılara cevap alamadıkları belli oluyordu.
Şemdinli’ye indiğimizde komandoların ve özel harekât gruplarının pist başında tam teçhizatlı hazır olarak beklediklerini gördüm.
İndirme durmuş helikopter bekleniyordu.
Aradan zaman geçmesine rağmen bir haber yoktu. Şemdinli-Çukurca-Yüksekova-Hakkari bölgesindeki tüm karakol ve sınır birlikleri uyarıldı ve helikopter sesi duyulup duyulmadığı soruldu.
Jandarma Karakolları aracılığı ile korucular ve köylülere haber salındı. K.Irak’ta bulanan Özel Kuvvetler Komutanlığı personeli ile irtibata geçilerek, peşmerge kuvvetleri ve halka helikopter görüp görmedikleri veya bir helikopter uçuşu olup olmadığının sorulması istendi.
Şehit J.Plt.Üsteğmen Oğuz KILIÇ………..
Saatler geçti bir haber yoktu.
Aslı almayan ya da saatleri tutmayan haberler alıyorduk. Ama her geçen saat umudumuzu yitirmedik. Eğer bir yere zorunlu iniş yaptıysa içerisinde bulunan komando timi helikopteri ve kendilerini koruyacaktır diye düşündük.
Kötü ihtimali kimse aklına getirmemeye çalışıyordu. Hava karardıktan sonra umutlar iyice azaldı. Ne helikopterden nede içindeki timden bir haber alabildik. Ankara’dan gelen arama kurtarma ve keşif uçakları da bir sonuç alamadılar.
Operasyon kısa süreli planlanmıştı. Çünkü eldeki hava raporlarında iki gün içerisinde yağış bekleniyordu. Kış kapıdaydı. Bölgenin sarp yapısı nedeniyle karadan ikmal ve yardım zor olurdu. Hava gücünü kullanmak için havanın açık olması gerekiyordu. Eğer birde kar düşerse bahara kadar bölgeye girmek imkansız olurdu.
Tüm şartlar aleyhte gelişiyordu. Herkesin canı sıkkındı. Kimseyi Uyku tutmuyordu. Bir telsiz anonsu, bir helikopter sesi bekliyorduk.
Gecenin ilerleyen saatlerinde GES timlerinin dinleme raporları elimize ulaştığında biraz daha umutlandık.
Bir terörist grubu üstlerine rapor çekiyorlarken dinlemeye takılmışlar ve ‘’bir düşman helikopterini düşürdüklerini, düşmanın 21 cenazesinin olduğunu ve silah teçhizat gasbı yaptıklarını, pilotların kimliklerinin ellerinde olduğunu ve ayrıntılı raporu sonra vereceklerini bildiriyorlardı.
Bizim helikopterdeki sayımız yanılmıyorsam 19 du. Sayılar tutmuyordu. Teröristlerin bizim helikopter aradığımızı anladıklarını ve moral bozmak için böyle bir düzmece yaptıklarını değerlendirdik.
Umudumuzu sabahın ilk ışıkların bıraktık.
Sabahın alaca karanlığında havadan keşif için bir skorski Şemdinli'den, keşif uçağıda Van'dan Havalandı. Skorskide bulunan ekip kısa bir süre sonra helikopterin bulunduğunu bildirdiler.
Helikopterin sadece kuyruk kısmının kaldığını, gövdesinin tamamen yandığını, personelin düşme anında şehit olduğunu ve Komando Timinden bir askerin kayıp olduğu rapor edildi.
Daha sonra bu askerin yaralı olarak kurtulduğu ve ayağında kırık olduğu bildirildi. Asker enkaz alanından alınarak Hakkari Asker Hastanesine kaldırıldı.
Düşen helikopterin ateş yedikten sonra bir yamacı aşmak üzere iken gövdesini bir yamaca çarpması ile olayın meydana geldiği, düştükten sonra sürüklendiği, bazı personelin düşme anında tavanla, taban arasına sıkışarak hayatlarını kaybettikleri, ancak şehit Üsteğmen ve diğer pilot üsteğmenin omuzlarındaki yıldızlarına ateş edildiği ve kimliklerinin gasp edildiği ortaya çıkınca, teröristlerin bizden önce enkaza ulaştıkları anlaşıldı.
Helikopterin bir kısmının yanması nedeni ileı şehitlerimizin ilk anda mı? yoksa sonradan mı? Şehit olduklarını anlamak ilk etapta kolay değildi. Otopsi gerekiyordu.
Çetin DOĞAN paşa başta olmak üzere herkesin aklına bin bir kuşku düşmüştü.
Bu asker nasıl kurtuldu?
Öldürmeyen Allah Öldürmez de.
Ancak örgütle bir bağlantısı var mı? Memleketi neresi teröristler neden bu askeri şehit etmediler yada yanlarına almadılar?
Soruların cevabı yaralı askerdeydi. Öğrenmek için de en kısa sürede hastaneye gidilmeliydi.
Bir helikopterle Hakkari Asker Hastanesine gidildi. Çocuğun odasına girildi.
Çocuk anlatmaya başladı.
‘’Komutanım; Helikopter düştüğünde ben sağdım. Ortada bir yerdeydim. Ayağım kırılmış ve bir yere sıkışmıştı.Zorla çıkardım. Ayağım kırıktı. Sürünerek helikopterden çıktım. Silahımı alamadım. Hücum yeleğimdeki el bombasının pimini çektim, 25 -30 metre sürüne sürüne bir kayanın arkasına saklandım ve beklemeye başladım. Helikopterde inleyenler vardı. Ama onlara yardım edemedim. Bir süre sonra teröristler geldi. Birkaç ateş ettiler. Beni görmediler. Eğer beni görselerdi el bombasını patlatarak onlara atacaktım. Belki bende şehit olurdum ama onlardan da bir kaçını öldürürdüm. Sabaha kadar sizin gelmenizi bekledim. Ve geldiniz.’’
İşte bu çocuk o çocuk.
İzmir Orman Bölge Müdürlüğünün işe almak için ayağındaki platinle koşturduğu çocuk.
Allah şehitlerimize rahmet geride kalanlarımıza sabır, bu çocuğu koşturarak işe almaya çalışanlara da vicdan versin.
Süleyman EGE